18 Haziran 2020

Tüketim Çılgınlığının Başkalaşıma Uğrattığı Kavramlar #Megapiksel

Uzunca bir aradan sonra Bilgix’in 4. bölümünü çekmek nasip oldu. Bir aksilik olmaz ise düzenli bir şekilde her Cuma yeni bir bölüm hazırlamayı düşünüyorum.

Farklı bir formatla kayıt tuşuna bastığımız bu bölümde “Sırf kamerası için telefon alınır mı?” sorusunu sorarak tüketim çılgınlığına açıklayıcı bir eleştirel yaklaşım geliştirmeye gayret gösterdim. Bir mevzu olur da Murat o konuya etimolojik bir girizgah yapmadan girer. Mümkün değil! 🙂 Megapikselin kelime anlamına vurgu yaptıktan sonra bu terimin esasen sadece sayısal, nicel bir ifade olduğunu ve kalite görüntünün asıl aktörünün sensör boyutu olduğuna dikkat çekerek akıllı telefon ve DSLR makinelerinin sensör büyüklerini kıyaslayarak yaklaşık 9 dakika süren bölümü tamamladım.

 

İzlemeyi değil de okumayı sevenler için programın metin çıktısını da paylaşmayı lüzumlu görüyorum.

Okunup, izlenip, eleştirilmesi düşünülmesi dileğiyle…

A’dan Z’ye her şeyi metalaştıran kapitalist sistemin “ihtiyaç üretme” konusunda mahirliğini anlatmaya gerek yok sanırım. Popüler kültürün son zamanlardaki fetiş nesnesi konumuna gelen akıllı telefonlar, teknolojik boyutunun dışında adeta bir statü sembolüne dönüşmüş durumda. İhtiyaç üreten ve en önemsiz şeyi dahi allayıp pullayıp cazip hale getiren bu sistemin, akıllı telefon pazarlama konusundaki sihirli sözcüğü ise “kamera”.

Akıllı telefon üreticileri çıkardığı her yeni modelde megapiksel sözcüğüne ayrı bir dikkat çekiyor. Tüketim çılgınlığını ateşleyen o tılsımın anahtarı hep megapiksel sözcüğü oluyor.

Peki kameralar ve megapiksel hakkında neler biliyoruz?

Daha iyi bir fotoğraf çekebilmek hiç ihtiyacımız olmadığı halde yeni bir telefon almak ne kadar mantıklı?

Bu sorunun cevabını ararken gelin biraz da “kaliteli bir kameranın” “kaliteli bir görüntünün” ölçütlerinin ne olduğu üzerine konuşalım.

En basit tabiriyle görüntünün meydana gelişini özetleyelim isterseniz. Objektif veya bir başka değişle lensin içerisinden geçerek sensör yüzeyine düşen görüntünün dijitalize edilerek PNG, JPEG gibi formatlarda sıkıştırılması. Kaliteli bir görüntü ve kaliteli bir kameranın iki ana aktörü var aslında. Lens ve sensör.

Profesyonel amaçla çekim yapanların kilolarca ağırlığı taşımak yerine neden cep telefonlarıyla çekim yapmadıklarını bir düşünün. Üstelik onların kullandığı kameraların, akıllı telefonların adeta kutsanan megapiksel değerinden de nispeten daha düşük.

Mercimek kadar telefon lenslerinin üstün bir teknoloji ve işçilikle hazırlanmış profesyonel lenslerden daha iyi olduğunu düşünüyorsanız söyleyecek fazla bir şey yok aslında!

Görüntü ve kamera kalitesinde asıl aktör ise hiç şüphesiz sensördür. Işığa duyarlı bu benzersiz teknoloji ürünü lensten düşen görüntüyü dijitalize eden önemli bir aygıttır. Klasik fotoğraf makinelerinde de sensör yerine meşhur 36’lık filmler vardı hatırlarsanız. Merak etmeyin. Sizi teknik terimlerle sıkmayacağım. Kaba ve basit tabirle açıklayacak olursak “Sensör ne kadar büyükse görüntü de o kadar kalitelidir.” Mesele aslında bu kadar basit.

Hadi şimdi akıllı telefonların, video kameraların ve fotoğraf makinelerinin sensör büyüklerine bir bakalım.  Çizgiler temsili değil bu arada. Santimi santimine cetvelle çizildi. İzleyin ve yorumu siz yapın!

Sensör üretmek maliyetli bir iştir. 36’ya 24’lük tam çerçeve fotoğraf makinelerin sadece gövdeleri 10 bin lirayı aşkın fiyatlarla satılıyor. Üreticiler amatör kullanıcılar da satın alabilsin diye 36’ya 24’lük lensleri orantılı bir şekilde kırparak daha küçük sensörlü yarı profesyonel makineleri meydana getirmiştir. Piyasada üçbin beşbin arasında satılan fotoğraf makineleri genelde bu sensör yapısına sahiptir. Kroplu yani kırpılmış makine söylemi buradan gelir.

Nokta kadar bile olmayan ama fiyatı cepleri boşaltan akıllı telefon sensörleriyle ustaca fotoğraflar çekeceğinize inanıyorsanız X’e basıp bu Dislike atarak çıkabilirsiniz. Eğer kıymetli vaktini birazcık daha ayırırsanız şu megapiksel efsanesi balonunu da patlatalım derim.

Mega milyon ifadesini kısaltmak için söylenen bir terimdir. Mega milyonu, ciga milyarı ifade eder. Bununla ilgili Çarşamba günleri yayınlanacak özel bölümde detaylı bir söyleşi gerçekleştireceğiz, onun için konuyu dağıtmadan devam edelim. 12 Megapiksel kameraya sahip olan bir akıllı cep telefonu çektiği görüntüyü 12 milyon pikselden yani noktacıktan meydana getiriyor demektir. Şimdi size soruyorum. Elinizde berbat bir görüntü var. Ve bu berbat görüntüyü milyarlarca parçacığa ayırdınız. Görüntünün kalitesinde bir değişme olur mu? Düz mantıkla düşünün. Bütün kötüyse, parça da kötüdür. Kötü parçalar iyi bir bütün oluşturamaz!

Kaldı ki megapikselin çok olması görüntü kalitesinden ziyade görüntünün büyüme oranıyla ve baskı ile alakalıdır. Çektiğiniz selfileri bir gökdelenin metrelerce büyüklüğündeki duvarlarını kaplayacak şekilde baskı almak gibi tuhaf bir amacınız varsa yüksek megapikselli akıllı telefonları aceleyle satın alabilirsiniz. Oysa bir tüketicinin fotoğraflarını inceleyeceği en büyük ekran bilgisayarı veya dev ekran televizyonudur. Full HD diye moda olan bir kavramımız var mesela. TV alırken dillere pelesenk olmuştur bir zamanlar. Full HD bir görüntü çoğunuzun bileceği üzere 1920 piksel en, 1080 piksek yükselikten oluşur. 1920 ile 1080’i çarptığımız zaman FULL HD bir görüntünün yaklaşık 2 milyon piksel yani 2 megapiksel olduğunu bulabiliriz. Megapiksel kavramını kutsallaştıran anlayışa göre 2 megapiksel ile Full HD kalitesini yakalamamız gerekiyor öyle değil mi? Fakat seneler önce bin bir şekilde allanıp pullanan 2 megapiksellik telefonların o çamur görüntülerini hatırlayınca sanırım bu söylediklerimiz sizi tatmin etmeye yetecektir.

Kamera ve megapiksel aldatmacası küresel kapitalizmin tüketim çılgınlığı körüklemek adına kullandığı bir araçtan başka bir şey değil. Kaldı ki “fotoğrafçılık” öyle her aklına esenin icra edebileceği sadece deklanşöre basmaktan ibaret olan basit ve ucuz bir sanat dalı değil!

Evet, hala ikna olmayanların olduğunu hissediyorum. Biliyorum soruyorsunuz. Akıllı telefonlar profesyonel kameraların, fotoğraf makinelerinin yerini alamaz mı, bunun hiç mi imkanı yok?

Var, neden olmasın? Daha büyük bir sensör ve daha büyük bir lens ile elbette mümkün olabilir. Bu anlayışla imal edilen telefon Ford kamyonların takozundan hallice olacaktır. Olurda elinize sığdırabilirsiniz çekeceğiniz selfiye bir gülümseme de ben bırakabilirim.

 


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir